Atasözleri ve deyimlerin halk ve kültür tarafından benimsenen ve kalıplaşmış sözcük grupları olması onları değiştirilemez bir bütün haline getirmiştir. Atasözleri de deyimler de kalıp halini almış bir bütün yapıdır. En büyük ortak özelliği olan kültürden gelen bir bütün olması sebebi ile bir çok yerde atasözü ve deyimler birbirine karıştırılabilir.
Mecaz ve Argo
Atasözleri ve deyimlerin en önemli farklarında deyimlerin mecaz ağırlıklı, atasözlerinin ise argo ağırlıklı yapıyı temel alması olabilir. Deyim bir konuyu anlatırken benzetme yaparak anlatmak istediği konuyu özetler. Atasözleri ise genel olarak argo ya da farklı bir yapı kullanarak düşündürmek ister.
- Dağ devirmek: Çok zor görünen işleri başarmak. ( Deyim )
- Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. Düşük seviyedeki bir kişinin kendinden üstün olan kişiye karşı küsmesi ve üstün kişinin farkında olmaması. ( Atasözü )
Yine de atasözleri ve deyimlerin her ikisi de mecaz, istiare ve kinaye bulundurabilir.
Kaynak
Atasözleri anonim olarak bize ulaşmıştır. Yani söyleyen kişi belli değildir. Ataların, uzun denemeleri, gözlemleri ve yaşanmışlıkları neticesinde ortaya çıkan bilgi, nasihat ya da kural bildiren halk tarafından benimsenmiş özlü sözlerdir.
Deyimler ise genellikle efsane, hikaye ya da yaşanmış örneklerin kısa ve öz olarak bir kalıp haline gelmiş sözcük gruplarıdır.
Avucunu yala : ( “Benden beklediğini alamazsın” anlamında kullanılan deyim.)
Bu deyimin efsanesi, ayılar, kış geldiği zaman dağlarda, karlı ve soğuk havalarda inine girerek avuçlarını ve ayaklarını yalayarak karnını doyurmaya çalışır. Nedeni ise ayılar kış aylarında uğraşsalar dahi yiyecek bulmakta çok zorlanırlar, hatta bulamayabilirler. Bu yüzden de kış mevsimi geldiği vakit kış boyunca uykuya yatar. Deyimin anlatmak istediği ise: Avucunu yalamakla yetinirsin, benim keyfimi beklersin ( Yazın gelmesini beklersin) gibi bir anlam çıkar.

Hüküm ve Yargı
Atasözlerinin yapısı kesin bir yargı bildirmektedir. Deyimlerde ise atasözlerine nazaran kesin bir yargı, nasihat, yol gösterme bulunmaz. Bu yüzden deyimlerin genel kuralları yoktur.
Deyimler bir konuyu özetlemek için kısa ve özlü anlatım biçimi olarak nitelendirilebilir. Uzun, kısa ya da her hangi bir konuyu anlatmak için gerek mecazi, gerekse gerçek anlamında en etkili bir biçimde anlatabilir. Bunu yaparken deyimlerden öğüt, nasihat ya da bilgi vermek gibi çabaları olmaz.
- Attan inip eşeğe binmek : Üst seviyeden alt seviyeye geçmek olarak açıklanabilir. Deyimin amacı sadece seviye düşürmekle alakalıdır. İyi bir arabayı satıp kötü arabaya binmek gibi ya da iyi bir insandan ayrılıp kötü bir insanla birlikte olmak gibi. Deyimin içinde nasihat, bilgi verme ya da farklı bir konu bulamayız.
Atasözleri ise her zaman birden fazla konuda hüküm, nasihat ya da bilgi verebilir ve kesin bir yargı bildirir. Bu özellik deyim ve atasözünü birbirinden ayıran en önemli özelliklerden bir tanesidir.
- Dağ ne kadar yüce olsa da üstünden yol aşar : Hemen hemen tüm önemli makam için bir denetleme mekanizması ve onun üstünden daha yetkili kişi ve kurum vardır. Ya da yapılması imkansız gibi gözüken zorluklar için de bir çözüm yolu bulunabilir. İşlerin ve ya karşılaşılan durumların kimsenin ümidini yitirmemesi gerektiğini açıklayabilir.
Anlatım biçimi
Anlatım biçimi olarak atasözlerini tek başlarına bir cümle olarak kullanabiliriz fakat deyimler her zaman tek başlarına kullanılamayabilir.
- Ne ekersen onu biçersin. ( Tek başına bir cümle olabilir.)
- Geçer akçe: (Elimizdeki tek geçer akçemiz şu arabadır.)